Mecical Education & Training

Apandisit

AKUT APANDİSİT

Appendiks vermiformisin akut enflamasyonudur. Appendisit, önce Mc. Burney tarafından tanımlanmıştır ve bugüne kadar bu tanımda hiç bir değişiklik olmamıştır.Karında en sık karşılaşılan cerrahi nedenidir. Tüm yaşlarda görülebilir ama 2. ve 3. dekatlarda pik yapar.

Akut apandisitin Kronik formu yoktur. Appendiks vermiformis, rudimenter bir organdir. Hiçbir fonksiyonu yoktur. Fakat çok eski insanlarda, sellülozu sindiren bir enzim salgiladigi düsünülmektedir. GISte lenfoid sistemin (GALT-gut associated lymphoid tissue) bir parçasidir, fakat appendektomi vücutta hiçbir kayba yol açmamaktadir.

Çekum gebeliğin 5. ayında ilk kez ortaya çıkarken, apendiks 8. ayda çekumun bir çıkıntısı halinde görülür. Apendiks arteri ileokolik arterin dalıdır ve apendiksi besler.

Apendiks ilk olarak embriyolojik gelişimin 8. haftasında çekumun terminal bölümünde bir kabartı olarak ortaya çıkar. Gerek antenatal gerekse postnatal gelişim esnasında çekumun büyümesi apendiksin büyümesinden çok daha fazla olduğundan apendiks mediale doğru yani iloçekal valfe doğru itilir. Apendiks uzunluğu 8-13 cm arasında değişen lenfoid dokudan zengin bir organdır. Kör barsak olarak bilinen apendiks kolonun başlangıç bölgesinde her üç tenia'nın birleştiği bölgededir.

Apendiksin tabanı ileoçekal valvin yaklaşık 2,5 cm altında çekumun arka iç yüzüne tutunmuştur. Organın geri kalan bölümü serbest olarak bulunur. İntraperitoneal olan apendiks ince barsak mezenterium unun alt bölümünde kendine ait kısa bir mezoya sahiptir. Mezoapendiksin boyu değişiklikler gösterir, bazen organın distal 1/3'ü mezosuz olabilir. Sağ fossa iliaka da bulunan apendiks spina iliaka anterior superior ile umblikusu birleştiren hattın 1/3 dış ve 2/3 iç uzunluklarının kesişme yerinde karın ön duvarı ile temas eder. Karın içinde apendiks çekumun üzerini örten tenia koli izlenerek kolayca bulunabilr.Tenia koli apendiksin üzerini longitudinal kas liflerinden yapılmış bir kılıf gibi tamamen sarar. Apendiksin distal ucu serbest olması sebebiyle sağda, pelvis duvarının yanında aşağıya doğru asılı olabilir; resesus retroçekalis de, çekumun arkasında yukarıya doğru kıvrılmış olabilir; çekumun dış yanında, yukarıya doğru uzanabilir; ileumun son bölümünün önünde veya arkasında bulunabilir.

Apendiksin kanlanması asıl a. çekalis posteriorun dalı olan a. apendikülaris tarafından sağlanır. Bu arter sıklıkla çift olarakbulunur ve organın distal ucuna kadar mezoapendiks içinde seyreder. V. apendikülaris de v. çekalis posteriora dökülür. 19 Lenf damarları mezoapendiks içinde bulunan lenf nodlarına açılırlar. Daha sonra mezenterium içine yerleşmiş olan lenf nodları üzerinden superior mezenterik lenf nodlarına ulaşır.

Apendiksin sinirleri superior mesenterik pleksustan ayrılan sempatik ve parasempatik sinirlerdir. Apendiksin visseral ağrı duyusunu alan liflerin sempatik liflerle birlikte seyrettiğine inanılır ve bu lifler medulla spinalis in 10. torakal segmentine gelir.

Uzun yıllar boyunca yanlış bir inanışla apendiksin gereksiz bir organ olduğu ve hiçbir fonksiyonu bulunmadığı sanılmaktaydı. Halbuki günümüzde apendiks başta immünoglobülin A olmak üzere immünoglobülin salgılanmasında aktif olarak rol alan immünolojik bir organ olarak tanımlanmaktadır. Öte yandan, her ne kadar apendiks sindirim sistemi ile ilişkili lenfoid doku sisteminin bir parçası olsa da, esansiyel bez 20 fonksiyonu yoktur ve bu bağlamda apendektomi yapılması halinde immün sistem yetmezliği veya sepsise yatkınlık gibi herhangi bir risk söz konusu değildir. Apendiks içindeki lenfoid doku doğumdan 2 hafta sonra ilk olarak ortaya çıkmaya başlar. Bu lenfoid dokunun miktarı puberte süresince artma gösterir, daha sonra 10 yıl kadar değişmeden kalır ve takiben de yaşla azalmaya başlar. 60 yaşından sonra apendikste hemen hemen hiç lenfoid doku kalmamıştır ve apendiks lümeninin lenfoid doku tarafından tıkanması artık hemen hemen hiç görülmez.

Anatomi:

Appendix vermiformis, yenidoganda çekumun bir uzantisi seklindedir ve vertikal çikip asagi dogru uzanir. Zamanla çekumun büyümesi ve sakküler degisim göstermesiyle appendix vermiformis de medial ve internal rotasyona ugrar. Çekumla birlesme yeri (tabani) degismez, ama serbest ucu degisik lokalizasyonlar gösterebilir ve bu serbest ucun lokalizasyonuna göre de degisik klinik tablolar ortaya çikar. Çünkü, akut apandisitte iltihabi olay a. vermiformisin lokalizasyonuna göre etrafindaki peritona geçer ve agri lokalizasyonu da buna bagli olarak degisir.

Serbest uç pelvis içine dogru, iliak krest boyunca, sakrum promontoriumuna dogru, ileum altinda, çekum arkasinda veya çekuma lateral olmak üzere 6 ayri lokalizasyon gösterir ve bu 6 ayri lokalizasyona göre de degisik agri lokalizasyonuna neden olup, klinik tanida bazi problemlere yol açabilir.

Patogenez

1-Akut apandisitin gelişiminde temel faktör tümenin obstruksiyonudur. Appendiks vermiformis zaten dar bir organdır. En ufak bir partikül, lümenin tıkanmasına yol açabilir.

Fekalitler obstruksiyonun en sık karşılaşılan nedenidir.

Daha az olarak lenfoid hiperplazi, katılaşmış baryum, sebze, meyva çekirdekleri ve intestinal parazitler (özellikle askaris) obstruksiyon nedeni olarak bulunabilir.

2-Obstruksiyonu takiben lümende biriken sekresyon intraluminal basıncı yükseltir. Bu da visseral ağrı sinir uçlarını uyararak orta abdomen bölgesinde müphem, künt, diffüz bir ağrıya neden olur.

3-Ayrıca obstruksiyona bağlı olarak bakteriler de hızla artar.

4-Distansiyon arttıkça bu refleks bulantı, kusma ve diffüz visseral ağrının daha şiddetlenmesine neden olur.

5-İnflamasyon kısa sürede serozaya kadar ulaşır ve bu bölgedeki paryetal peritona ulaşınca ağrı sağ alt kadrana doğru yer değiştirir. En sık Bacteroides fragilis ve E. coli etken olarak saptanır. Ayrıca eğer yenidoğanda bir akut appendisit görülürse, kistik fibrozis, aganglionik megakolon ve neonatal nekrotizan enterokolit düşünülmeli

Patogenez: Normal lümen hacmi 0,1 ml.dir. Lümen içine dökülen mukoza ve sekresyonlar çekuma geçip atilirlar. Obstrüksiyon sözkonusu oldugundan, bu maddelerin atilmamasina bagli olarak lümen dolar. Lümen hacmi 0,5 mlye ulastiginda lümen içi basinç 60 cm. H2O ya ulasir. Bu basinç önce venöz dolasimi bozar ve staza yol açar. Staz nedeniyle ödem ve basinç daha da artar ve nihayetinde arteriyel dolasim da bozularak iskemi ve nekroz ortaya çikar. Erken safhada sadece ödem vardir. Ama zamanla staz nedeniyle lümen içindeki flora da çogalir ve olaya bir de enfeksiyon ilave olur. Appendix vermiformisteki dolasim bozuklugu nedeniyle prolifere olan bakteriler, bu duvari rahatlikla asip serozaya ulasirlar.

Lümenin tıkanmasıyla başlayan olaylar zinciri büyük bir olasılıkla şu şekilde sıralanır. Apendiks lümeninin proksimal kesiminde ortaya çıkan bir tıkanıklık apendiksi kapalı bir boşluk haline getirir ve apendiks mukozasının normal şekilde devam eden sekresyonu nedeniyle bu kapalı boşluk içerisinde hızla sıvı birikimi ve distansiyon gelişir. Aslında normal bir apendiks lümen kapasitesi yaklaşık 1 ml iken 0,5 ml gibi çok düşük miktardaki sekresyon bile kapalı boşluk haline gelmiş olan apendiks içindeki lümen içi basıncı 60 cm su seviyesine kolaylıkla çıkarır. Lümen içindeki basınç bu denli yüksekken apendiks mukozası sekresyon yapmaya devam edebilen ender canlılardan biri de insandır. İnsanın bu özelliğinden dolayı apendiks önce gangrene olur daha sonra da patlar. Bu esnada lümen içindeki basıncın artması sonucu organın duvarında ortaya çıkan gerginlik bilateral götürücü ağrı liflerinin sinir uçlarını uyarır ve lokalizasyonu güç, künt ve diffüz bir ağrının ortaya çıkmasına sebep olur. Bu ağrı göbek çevresinde veya alt epigastrik bölgededir. Lümen içinde oldukça hızlı gelişen bu distansiyon aynı zamanda apendiks duvarında peristaltik hareketleri de stimüle edeceği için visseral ağrının üzerine bir miktar kramp tarzında sancılar da eklenebilir. Gelişmekte olan distansiyonun tek sebebi devam eden mukozal salgı değildir, aynı zamanda apendiks içinde yaşamakta olan bakterilerin oluşan kapalı boşluk nedeniyle hızla çoğalması da bu distansiyona katkıda bulunur. Organ içindeki basınç arttıkça duvardaki venöz basınç yüksek seviyelere çıkar. Sonuçta arter akımı devam etmekte olduğu halde kapiller ve venüller, duvardaki basınç nedeniyle kapanır ve buradaki dolaşım durur. Bunun sonucunda da ödem ve vasküler konjesyon ortaya çıkar. Apendiksteki distansiyonun bu dereceye yükselmesi sonucunda refleks olarak bulantı ve kusma ortaya çıkar ve bir yandan da diffüz karakterdeki visseral ağrı daha da şiddetlenir. Kısa süre içerisinde inflamasyon olayına serozası ve dolayısıyla o bölgedeki parietal peritonda katılır ve bunun sonucunda da karın ağrısı karakteristik olarak sağ alt kadrana doğru kayar. Apendiks de dahil olmak üzere gastrointestinal sistemdeki tüm mukoza kan dolaşımındaki bozukluklara çok duyarlıdır. Bu nedenle inflamatuar hadisenin daha ilk dönemlerinde mukozal bütünlük bozulur ve lümen içerisindeki bakterilerin daha derin katmanlara geçmesi kolaylaşır.

İnflamatuar olaylar ilerleyip apendiksteki distansiyonun basıncı arteriyoler basınca doğru yaklaştıkça organın duvarındaki kan dolaşımı açısından en zayıf olan nokta inflamasyondan en fazla etkilenecektir. Sonuçta antimezenterik kenarda elips şeklinde doku ölümleri ortaya çıkar. Bir yandan distansiyon ve bakteri işgali ile birlikte kan dolaşımı bozulan organda doku ölümlerinin sonucunda perforasyon görülür ve bu da genellikle antimezenterik kenardaki doku ölümü olan kısımlardan meydana gelir.

Olayların bu sıra ile gelişmesi şart değildir; bazı akut apandisit atakları kendiliğinden iyileşebilir. Ameliyat esnasında akut apandisit bulguları tespit edilen bir çok 24 hastada anamnez alınırken daha önceden de sağ alt kadranda buna benzer ancak daha hafif şiddetteki ağrı ataklarının olduğunu tespit etmek olasıdır. Bu tür hastalardan çıkarılan apendikslerin histopatolojik muayenesi bazen iyileşmiş akut inflamasyon anlamına gelebilecek şekilde kalınlaşma ve skar teşekkülü gösterebilmektedir.

 

Akut appendisitin 2 fazı vardır:

1. Viseral faz: Olay, appendiks vermiformistedir. Çevre dokular ve seroza henüz iştirak etmemiştir. Bu fazda klinikte umbilikus etrafında künt bir ağrı vardır. Ağrı iyi lokalize edilemez. Viseral ağrıdır.

2. Somatik faz: Enflamasyon artık appendiks vermiformisi aşmıştır. Seröz ve çevre dokular da enfekte olmuştur. Özellikle parietal peritonun da enfeksiyonu ile iyi lokalize edilebilen ve keskin olan ağrı ortaya çıkar. Ağrı çoğunlukla McBurney (iliak fossa) noktasındadır. Fakat, appendiks vermiformisin lokalizasyonuna göre ağrı yeri de değişiklikler gösterir

Klinik

1-Temel semptomu karın ağrısıdır.

Periumblikal bölgede başlar, 1-12 saat sonra genelliklede 4-6 saat sonra sağ alt kadrana lokalize olur. Karın ağrısı; Viseral fazda ağrı künttür ve umbilikus etrafındadır. Fakat ortalama 4-6 saat (1-12 saat) sonra ağrı lokalize olur ve şiddetlenir. Bu, somatik faz başlangıcını gösterir. Ağrı sağ alt kadrana lokalize olur.

Anoreksi; Hemen daima bulunur. Ağrıdan önce ortaya çıkar. İlk saptanan belirtidir.

Bulantı-kusma; Hastaların % 75'inde bulunur. Kusmalar şiddetli değildir. (şiddetli kusma varsa, başka nedenler düşünülür.) Kusmalar ağrılardan sonra ortaya çıkar. Eğer önce kusma, sonra ağrı olmuşsa, genellikle bu akut appendisit değildir. Kusma nedeni, periton irritasyonudur. Mide kontentini içerir.

Obstipasyon ve diyare. Akut apandisitin yaklaşık % 95'inde ilk semptom anoreksidir. Bunu ağrı takip eder. Ağrıdan sonra da kusma olur. Kusma ağrıdan önce oluyorsa teşhis gözden geçirilmelidir.  

2-Komplike olmayan apandisitte vital bulgular çok fazla değişmez. Ateş nadiren artar. Nabız normal veya hafif artar.

3-Hassasiyet Mc Burney noktasında en fazladır. Yine bu noktada direk rebound ve indirek rebound hassasiyet maksimum olarak hissedilir.

4-İnflamatuar olayın şiddeti ile orantılı olarak kas rijidetesi görülür. Volunter (viseral fazda) veya involunter (somatik fazda) adele direnci vardır. Erken dönemlerde istemli defans gözlenirken, peritoneal iritasyon ilerledikçe istemsiz defans da görülür.

5-Kutanöz hipersensitivite görülebilir.

6-Rovsing bulgusu: Sol alt kadran palpasyonuyla sağ alt kadranda ağrı hissedilmesidir. Bu bulgu periton iritasyonunu yansıtır.

7-Psoas (hasta sol yan üzerine yatıyorken sağ kalçaya pasif olarak hiperekstansiyon yaptırıldığında ağrı olması) ve obturator (hasta sırt üstü yatıyorken sağ kalçaya flekslyon ve dış rotasyon yaptırıldığında ağrı olması) testleri pozitif olabilir.

8-10000-18000/mm3 arasında değişen orta derecede lökositoz olur. 18000/ mm3'ün üzerindeki değerler perfore apandisiti düşündürür.

9-Akut apandisit düşünülen hastada ilk yapılması gereken görüntüleme yöntemi USG'dir. Akut appendisit için spesifik bir bulgusu yoktur, ama ayırıcı tanı için başvurulur (ülser perforasyonu, safra taşları vb.). Appendiksin görüntülenememesi tanıyı ekarte ettirmez, ancak USG ile net şekilde inflame appendiksin görülmesi (target sign) tanı koydurucudur. Tanıda ayrıca BT de kullanılabilir.

10-Tanı için en iyi görüntüleme yöntemi tomografidir.

Skorlama sistem, En sık kullanılan ALVARADO skorlaması. 10 üstünden yapılır.

– Ağrı migrasyonu (1)

– İştahsızlık (1)

– Bulantı/kusma (1)

– Ateş (1)

– Rebound (1)

– Sağ iliak fossada hassasiyet (2)

– Lökositoz (≥10000) (2)

– Artmış nötrofil sayısı (≥%75) (1)

Alvarado skorunun puan değerinin 5`in altında olması apandisit olasılığını ortadan kaldırmakta,skorunpuandeğerinin5-6 arasında olması olası bir apandisit için uyarıcı, skorun puan değerinin 7-8 arasında olması muhtemel bir apandisit için gösterge olup, skorun puan değerinin 9-10 arasında olması ise güçlü muhtemel apandisit anlamına gelmektedir

A.Apendisit saptanma olasılığı

– Alvarado skoru <3 olan hastaların %5’ inde

– Alvarado skoru 4-6 olan hastaların %36’sında

– Alvarado skoru >7 olan hastaların %78’indeapandisit saptanmış.

BT çekilme gerekliliği

– Skoru <3 olan hastalara BT çekme gerekliliği olmadığı

– Skoru 4-6 olan hastalara BT çekilmesini

– Skoru >7 olan hastalara cerrahi planlanmasını

önermiş.

Komplikasyonları

1-Plastron

2-Perforasyon; Peritonit ve Apse

3-Pylofilebit: Portal venin septik tromboflebiti olarak tanımlanır; Sıklıkla perfore apandisitte ve apse perforasyonlarına ikincil peritonitlerde görülebilen ağır bir komplikasyondur. Yüksek ateş, titreme, sağ üst kadran ağrısı, hepatomegall ve sarılık ve diğer sepsis belirtileri ortaya çıkar. Karaciğerde septik emboliler sonucunda tek veya multiple apseler oluşur.

4-Postoperatif komplikasyonlar

Enfeksiyon: Apandisitin cerrahi tedavisinden sonra en sık gelişen komplikasyondur. Değişik bölgelerde gelişebilirse de en çok görüldüğü yer cerrahi alandır. Cerrahi alanda da yara ve karın içi öne çıkmaktadır. Enfeksiyonlar, komplike apandisitlerde basit akut apandisitlere göre daha sık gelişir.

Barsak obstruksiyonu: Çoğu ameliyattan sonraki ilk 6 ayda olmak üzere apendektomi sonrası barsak obstruksiyonu gelişebilir.

İnfertilite: Apandisit sonrası kadın hastalarda tubal infertilite riski net değildir. Perfore apandisitlerden sonra arttığını gösteren bir çalışma olduğu gibi artmadığını gösteren çalışma da vardır.

Ayırıcı tanı

1-Akut mezenterik lenfadenit: En sık karışan hastalık.

2-Meckel divertiküliti

3-Perfore peptik ülser

4-İnvaginasyon: İdiyopatik invaginasyon genellikle 2 yaş altında görülür, apandisit ise bu yaşlarda nadirdir.

5-Crohn hastalığı

6-Jinekolojik hastalıklar: PID, mittelschmerz, över patolojileri

7-Rektus kılıf hematomu:

Rektus kası içindeki epigastrik arter ve venden kaynaklanan kanamalara bağlı gelişir.

Genellikle alt kadranlarda özellikle sağda lokalizedir.

Travma sonrası veya değişik hastalıklar sonucu spontan olarak gelişebilir.

Kollajen doku hastalıklarında, tifoda, hemofili gibi bazı hemostaz bozukluklarında, antikoagülan tedavi alan hastalarda, konvülzyon geçiren hastalarda spontan hematom gözlenebilir. Spontan rektus hematomu gebelik ve loğusalık döneminde tanımlanmıştır.

Kadınlarda erkeklere göre daha sık olup en fazla 50'li yaşlarda görülür.

Antikoagülan tedavi ile ilişkili hematomlar genellikle tedavi başlandıktan

Apandisite benzer bir klinik vardır. İlk semptom ağrıdır. Genellikle alt kadranlarda özellikle sağda lokalizedir. Ani başlayan, keskin ve giderek artan ağrı vardır. İştahsızlık, bulantı, nadiren kusma, taşikardi, hafif ateş ve orta derecede lökositoz saptanabilir.

Hematomun büyüklüğüne göre karın duvarında kitle palpe edilebilir. Eğer varsa, kitle hassastır ve orta hattı geçmez. Rektus kasının kontraksiyonuna rağmen kitle palpe edilmeye devam eder (Fothergill belirtisi).

Hematomun üzerindeki deride mavi renk değişikliği tanısaldır, ancak genellikle 3-4 gün geçene kadar gelişmez.

Rektus kılıfının sınırları içinde kistik veya komplike kitlenin ultrasonografi veya tomografi ile saptanması ile tanı konulabilir.

Yatak istirahati ve analjezik tedavisi ile konservatif olarak tedavi edilebilir. Hematom büyüyorsa ya da tanıda zorluk veya şüphe varsa cerrahi tedavi yapılabilir.

7-FMF

8-Porfiria

9-Diabetik ketoasidoz

10-Henoch-Schönlein purpurası

Epiploik Apendigitis: Epiploik apendigitis muhtemelen epiploik apendikslerin torsiyona sekonder olarak ortaya çıkan enfarktüslerinin sonucudur. Semptomlar minimal olabilir veya kolonun o bölgesine rastgelen karın kadranında günlerce süren devamlı bir karın ağrısına yol açabilir. Bu vakalarda ağrının yer değiştirmesi olağan dışıdır ve semptomların tanısal bir sıralaması söz konusu değildir. Hastalar görünüm olarak hastaya benzemezler, bulantı ve kusma nadirdir ve iştah genellikle olaydan etkilenmez. Lezyonun olduğu bölge üzerinde lokalize hassasiyete sık rastlanır bazen o civarda rebound ortaya çıkabilir ancak musküler rijidite değişmez. Yayınlanan vakaların %25'inde enfarkte 36 epiploik apendiksler çıkarılıncaya kadar ağrı, ya sürekli ya da dönüşümlü olarak devam etmiştir.

Yersinia Enfeksiyonu: İnsanlarda yersinia enterokolitika ve yersinia pseudotüberkülozis enfeksiyonu feçes veya idrar ile kontamine olmuş gıdalar aracılığıyla bulaşır. Yersinia enfeksiyonları mezenterik lenfadenit, ileit, kolit ve akut apandisit de dahil olmak üzere pek çok klinik sendroma neden olabilirler. Bu enfeksiyonlar genelde hafiftir ve kendi kendilerine iyileşirler ancak bazen sistemik sepsis gibi gidişat izler ve tedavi edilmedikleri taktirde öldürücü dahi olabilirler. Bu mikroorganizmalar tetrasiklinlere, streptomisin, ampisilin ve kanamisin'e duyarlıdırlar. Yersinia enfeksiyonu klinik olarak akut apandisitin diğer formlarından ayırt edilemeyeceği için tanı esnasında şüphe olduğu taktirde ameliyat geciktirilmeden yapılmalıdır. Campylobakter jejuni ishal ve ağrıya neden 37 olur ve bu ağrı akut apandisitteki ağrıya çok benzeyebilir. Bu mikroorganizma feçesten kültürle izole edilebilir.

Graaf folikül rüptürü: Pek sık görülmese de ovulasyon esnasında folikül sıvısı ve belli miktarda kanın karın içine dökülmesi sonucunda kısa süreli hafif bir alt karın ağrısı ortaya çıkabilir. Eğer dökülen sıvı normalden fazla ve özellikle de sağ overden gelmekte ise aynı apandisit tablosunu taklit edebilir. Ağrı ve hassasiyet nispeten yaygındır. Lökositoz ve ağrı minimaldir veya hiç yoktur. Bu ağrı menstirüel siklusun tam orta noktasında ortaya çıktığı için Mittelschmerz ismiyle anılır.

Aure-Rozanova bulgusu   retrocecal appendisitte sağda inferior lumbal Petit yerleşimli üçgeninde ağrı ile karekterizedir, ki buna Shchetkin-Boomberg bulgusu da denir.

Bartomier-Michelson bulgusu sağ iliak palpasyonda sol sırt ağrısır.

Dunphy bulgusu; Öksürükle artan sağ alt kadran ağrısıdır.

Kocher (Kosher) bulgusu göbek çevresinde hassasiyetle başlayan ağrının sağ alt kadrana yerleşmesidir.

Massouh bulgusu ksifoide bas ile artan sağ alt kadran ağrısıdır.

Rosenstein yada Sitkovskiy bulgusu sola yatarken sağ alt kadran hassasiyeninin artmasıdır.

Tedavi

Akut apandisit tanısı konan veya düşünülen hastalarda ağızdan beslenme kesilmeli, analjezik verilmemeli ve oral veya rektal yoldan baryumlu radyolojik tetkik yapılmamalıdır.

Plastron dışında akut apandisit ve komplikasyonlarının tek tedavisi cerrahidir.

Yeterli plastron oluşan olgularda, genellikle medikal tedavi uygulanmaktadır. Spontan olarak regrese olan plastronlarda 6-8 hafta sonra elektif apendektomi uygulanır.

Gebelikte Akut Apandisit

Gebelikte akut apandisit insidansı 2000 doğumda bir olarak bildirilmiştir.

Ancak, akut apandisit insidansı, gebelikte artış göstermez. G

ebelerde uterusun giderek büyümesi sonucunda, apendiks lokalizasyonunda değişiklikler olur. Buna bağlı ağrı, hassasiyet ve cerrahi yeri değişebilir.

APENDİKS TÜMÖRLERİ

Mukosel: Apandiks lümeninin müsinöz sekresyonu ile dilatasyonu mukosel olarak tanımlanır.

Mukoselde olabilecek 2 patoloji vardır.

Mukozal hiperplazi

Müsinöz Kistadenoma ya da kistadenokarsinoma

Karsinoid: Genelde appendiks vermiformisin uç kısmına yerleşirler. A. vermiformisin en sık tümörüdür. 2 cm yi aşmadıkları sürece malign dejenerasyon nadirdir. Metastatik olmayan vakalarda karsinoid sendrom görülmesi çok nadirdir. Tedavide 2 cm den küçük lezyonlarda appendektomi yeterli iken, 2 cm aşılmış veya mezoappendikse ilerleme varsa sağ hemikolektomi gereklidir.

Adenokarsinom: Primer a. vermiformis adenokarsinomu çok nadir görülür, müsinöz adenokarsinom, kolonik adenokarsinom veya adenokarsinoid olabilir. Genelde akut apandisit kliniği ile başvururlar. Tedavisi formal sağ hemikolektomidir. Prognoz grade ve evreye göre değişir

KONU PEKİŞTİRME SORULARI

Aşağıdakilerden hangisi akut apandisitin etiyolojisinde rol oynayan en önemli faktördür?

A-Invaginasyon

B-Iskemi

C-Obstrüksiyon

D-Infeksiyon

E-ödem

Akut apendisitin gelişiminde temel faktör lümenin obstrüksiyonudur. Fekalitler obstrüksiyonun en sık karşılaşılan nedenidir. Daha az olarak lenfoid hiperplazi, katılaşmış baryum, sebze, meyva çekirdekleri ve intestinal parazitler (özellikle askaris) obstrüksiyon nedeni olarak bulunabilir. (Cevap C)

Hangisinden sonra vena porta flebiti (pylephlebitis) en sık görülür?

A-Nekrotizan akut apendisit

B-Akut kolesistit

C-Divertikülit

D-Omfalit

E-îltihabi barsak hastalıkları

Pilefilebit sıklıkla perfore apendisitte ve apse perforasyonlarına ikincil peritonitlerde görülebilen ağır bir komplikasyondur. Portal venin septik tromboflebiti olarak tanımlanır. Yüksek ateş, titreme, sağ üst kadran ağrısı, hepatomegali ve sarılık ve diğer sepsis belirtileri ortaya çıkar. Karaciğerde septik emboliler sonucunda tek veya multiple apseler oluşur. (Cevap A)

Hangisinde obturatuar test pozitiftir?

A-Akut pankreatit

B-Akut kolesistit

C-Akut apandisit

D-Mekanik ileus

E-Peptik ülser perforasyonu

Akut apendisitte hassasiyet Mc Burney noktasında en fazladır. Yine bu noktada direk rebound ve indirek rebound hassasiyet maksimum olarak hissedilir. Rovsing bulgusu (sol alt kadran palpasyonuyla sağ alt kadranda ağrı hissedilmesidir) periton iritasyonunu yansıtır. Kutanöz hipersensitivite görülebilir. İnflamatuar olayın şiddeti ile orantılı olarak kas rijidetesi görülür. Erken dönemlerde istemli defans (rijidite) gözlenirken, peritoneal iritasyon ilerledikçe istemsiz defans da görülür. Psoas ve obturator testleri pozitif olabilir. (Cevap C)

Genç bir erkek hasta önce göbekte başlayıp sonra sağ alt kadrana lokalize olan karın ağrısı, bulantı, kusma ve ateş yakınması ile geliyor. Tanıda ilk adımınız ne olur?

A-Ayakta ve yatarak direkt batın grafisi

B-Rektal tuşe

C-Lökosit sayımı

D-idrar muayenesi

E-Fizik muayene (Cevap E)

Yukarıdaki hastada en olası tanı nedir?

A-Apendisit

B-Mezenterik lenfadenit

C-Gastroenterit

D-Ulcus

E-Peritonit

Sorudaki gibi bir hastada öncelikle akut apendisit düşünülmelidir. Akut apendisit öykü ve fizik muayene ile klinik olarak tanı konulan bir hastalıktır. (Cevap A)

Akut apandisit tanısı konulan hastada titreme ile yükselen ateş, intermittant karın ağrısı ve hiperbilirubinemi varsa ne düşünürsünüz?

A-Plastron

B-Perfore apandisit

C-Pileflebit

D-Gangrenöz apandisit

E-Adinamik ileus

Portal venin septik tromboflebiti olarak tanımlanan pileflebit, yüksek ateş, titreme, sağ üst kadran ağrısı, hepatomegali ve sarılık ve diğer sepsis belirtileri ortaya çıkar. Karaciğerde septik emboliler sonucunda tek veya multiple apseler oluşur. (Cevap C)

Akut apandisite en sık yol açabilen durum aşağıdakilerden hangisidir?

A-Karsinoid tümör

B-Mukosel

C-Lenfoma

D-Adenokarsinom

E-Çekum karsinomu

Apendikste en sık görülen malignensl karsinoid tümördür. Lümenl tıkayarak akut apendisite neden olabilirler. (Cevap A)

Apandisit ön tanısı ile öpere olan 40 yaşındaki erkek hastada yapılan operasyonda apendiks ucunda 1 cm'lik kitle saptanıyor. En olası tanı hangisidir?

A-Karsinoid tümör

B-Lenfoma

C-Adeno Ca

D-Mukosel

E-Leiomyoma

(Cevap A)

Bu hastada tedavide en uygun seçenek hangisidir?

A-Sağ hemikolektomi

B-Apendektoml

C-Sadece laparatomi

D-Sadece kitlenin çıkarılması

E-Biyopsi

Akut apendisit tanısı ile ameliyat edilen hastada apendikste kitle ile karşılaşıdığında, apendikste en sık karşılaşılan tümör olduğu için, öncelikle karsinoid tümör düşünülmelidir. Apendiks karsinoidlerinin çoğunluğu apendlksin ucuna lokalizedir. 1 cm'den küçük lezyon ve metastaz bulgusu yoksa sadece apendektomi küratiftir. 2 cm'den büyük lezyonlar için sağ hemikolektomi yapıl­malıdır. 2 cm'den küçük lezyonlarda Intramural lenfatik invazyon, serozal tutulum ve mezoa- pendiks içinde mikroskobik tutulum olsa bile apendektomi yeterlidir, geniş rezeksiyona gerek yoktur. Lenf bezi tutulumu olan olgularda ise sağ hemikolektomi gerekir. (Cevap B)

Akutapendisit etyolojisinde rol oynayan en önemli faktör aşağıdakilerden hangisidir?

A-Bakteriyel infeksiyon

B-Luminal obstrüksiyon

C-Vasküler yetmezlik

D-Kimyasal faktörler

E-Lenfoid doku hiperplazisi

Akut apendisitin gelişiminde temel faktör lümenin obstrüksiyonudur. Obstrüksiyon gelişince lümende bulunan bakteriler çoğalarak, mukoza­dan serozaya ilerleyen inflamasyonun gelişme­sine neden olurlar. Fekalitler obstrükslyonun en sık karşılaşılan nedenidir. (Cevap B)

Aşağıdakilerden hangisinde acil apendektomi endikasyonu yoktur?

A-Akut apendisit

B-Lokal peritonitll perfore apendisit

C-Gebelerde akut apendisit

D-Yaygın peritonitli perfore apendisit

E-Plastrón apendisit

Plastrón dışında akut apendisit ve kompli-kasyonlarının tek tedavisi cerrahidir. Yeterli plastrón oluşan olgularda, genellikle medikal tedavi uygulanmaktadır. Spontan olarak regre­se olan plastronlarda 6 - 8 hafta sonra elektif apendektomi uygulanır. (Cevap E)

Akut     karın tanısında ağrının başlangıç şekli ve seyrinin belirlenmesi önemlidir. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde karın ağrısı ani başlangıç göstermez?

A-içi boş organ perforasyonu

B-Ürolitiyazis

C-Mezenterik embolizm

D-Akut apandisit

E-Ektopik gebelik rüptürü

Karın ağrısı: Temel semptomdur. Periumblikal bölgede başlar, 1-12 saat sonra genelliklede 4-6 saat sonra sağ alt kadrana lokalize olur. (Cevap D)

Akut apandisit tanısı ile ameliyata alınan 24 yaşında bir kadın hastada, apendiksin ucunda 1 cm çaplı karsinoid tümör saptanıyor. Bu hastaya aşağıdaki ameliyatlardan hangisi yapılmalıdır?

A-Sağ hemikolektomi

B-Apendektomi + çekum rezeksiyonu

C-Yalnızca apendektomi

D-Apendektomi + regional lenf nodu disek- siyonu

E-Subtotal kolektomi

Apendiks karsinoidlerinin çoğunluğu apendik­sin ucuna lokalizedir. 1 cm'den küçük lezyon ve metastaz bulgusu yoksa sadece apendektomi küratiftir. (Cevap C)

Aşağıdakilerden hangisi akut apandisiti başlatan temel faktördür?

A-Lümen içinde bakteriyal çoğalma ve mukussalgısı

B-Apendiks lümeninin tıkanması

C-Lümen içi basınç düşüşü

D-Lenfatik ve venöz obstrüksiyon

E-Arteryal kan akımında azalma

Akut karın etyolojisinin en sık sebebi olan Akut apandisit in etyolojisiyle ilgili güzel bir soru. Akut  Apandisitin oluşabilmesi için Apendix Lümeninin Tıkanması gerekir. Etyoloji; Obstrüksiyon (% 90): Appendiks vermiformis zaten dar bir organdır. En ufak bir partikül, lümenin tıkanmasına yol açabilir. Fekalitler (sertleşmiş, kristalleşmiş gaytalar) en sık nedendir. Lenfoid hipertrofi (özellikle 6-10 yaş ve bazen 15-25 yaş arasında herhangi bir enfektif hastalık, aşırı lenfoid hiperplaziye neden olabilir.) Yabancı cisim (çekirdekler, kemik parçaları, baryum... vb.) Parazitler (özellikle askaris) Diğer sebepler (% 10): Jeneralize enfeksiyonlar (özellikle solunum yolu enfeksiyonları) Fibröz (özellikle yaşlılardaki akut appendisitten sorumludur). Buradaki appendisit nedeni, dola­şım (sirkülatuar) bozukluğudur. Akut Apandisit en sık 10-30 yaş arasında görülür, ilk bulgusu anorexi,temel bulusu katın ağrısı dır, en sık akut mezenterik lenfadenit ile karışır... (Cevap B)

Gebelikte apandisit tablosu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A-ilk iki trimesterde daha sık görülür.

B-Gebeliğin geç dönemlerinde tanı konulması güçleşir.

C-Tanıda abdominal ultrasonografi yararlıdır.

D-Ameliyat yapılması prematür doğum riski taşır.

E-Apendiks perforasyonu fetal ve maternaL mortaliteyi etkilemez. Cevap E)

Apandisit gebelikte ameliyat gerektiren utérus dışı patolojilerin en sık görülenidir. İki bin gebelikte bir görülür. Gebeliğin her döneminde görülebilmekle birlikte daha çok ilk iki trimesterde karşılaşılır. Gebeliğin ilerlemesiyle tanı konması güçleşir. Akut apandisit tanısında en yararlı, en çok kullanılan görüntüleme yöntemi ultrasonografidir. Sadece apendektomi değil gebelikte yapılan herhangi bir ameliyat % 10-15 prematür doğum riski taşır. Fetal ve maternai mortaliteyi belirleyen en önemli faktör apendiksin perforasyonudur. Erken apandisitte fetal mortalité %3 -5 iken perforasyon ile bu oran %20'ye çıkar.

Apendektomi sonrası patoloji raporu apendiks vermiformlsln uç kısmında, serozaya ulaşmayan, lenfatik ve mesoapendiks invazyonu göstermeyen 1 cm çaplı karsinoid tümör olarak rapor ediliyor. Bu hastanın bundan sonraki en uvgun tedavi yaklaşımı aşa­ğıdakilerden hangisi olmalıdır?

A-Reoperasyon-sağ hemikolektomi

B-Reoperasyon-lenfatik diseksiyon

C-Radyoterapi

D-Kemoterapi

E-Takip

Apendikste 1 cm'den küçük karsinoid var ve metastaz bulgusu yoksa sadece apendektomi küratiftir. Karsinoid tümörün boyutu 2 cm'den büyük ise sağ hemikolektomi yapılmalıdır. Tümör boyutu 2 cm'den küçük olduğunda intramural lenfatik invazyon, serozal tutulum ve mezoapendiks içinde mikroskobik tutulum olsa bile apendektomi yeterlidir, geniş rezeksiyona gerek yoktur. Lenf bezi tutulumu olan olgularda ise sağ hemikolektomi gerekir. (Cevap E)

Kırksekiz yaşında bir kadında tenis oynarken sağ alt kadran ağnsı gelişiyor. Hasta şiddetli ağn, ateş, anoreksi, bulantı şikayeti ile acil polikliniğe başvuruyor. Fizik muayenesinde sağ alt kadranda hassasiyet, rijidite ve kitle saptanıyor. Laboratuannda lökosit sayısı 13000/mm' ve USG'de de, sağ alt kadranda kitle görüntüleniyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A-Çekum karsinomu

B-Periapendiküler apse

C-Plastrone apendisit

D-Rektus kılıf hematomu

E-Over kist torsiyonu

 

Rektus kılıf hematomu, direk olarak kas liflerinden değil, rektus kası içindeki epigastrik arter ve venden kaynaklanan kanamalardan gelişir. Travma sonrası veya değişik hastalıklar sonucu spontan olarak gelişebilir.

Kollajen doku hastalıklarında, tifoda, hemofili gibi bazı hemostaz bozukluklarında, antikoagülan tedavi alan hastalarda, konvülziyon geçiren hastalarda spontan hematom gözlenebilir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık olup en fazla 50'li yaşlarda görülür. Genellikle alt kadranlarda özellikle sağda lokalizelidir. Ani başlayan, keskin ve giderek artan ağrı vardır. İştahsızlık, bulantı, nadiren kusma, taşikardi, hafif ateş ve lökositoz saptanabilir.

Hematomun büyüklüğüne göre karın duvarında kitle palpe edilebilir. Eğer varsa, kitle hassastır ve orta hattı geçmez Yatak istirahatı ve analjezik tedavisi ile konservatif olarak tedavi edilebilir. Hematom büyüyorsa ya da tanıda zorluk veya şüphe varsa cerrahi tedavi yapılabilir. Akut gelişiyor olması ve aynı gün kitlenin saptanması apse ve plastron olasılığını ekarte ediyor.

Çekum karsinomda kannda kitle saptanabilir ama akut apendisite benzer böyle bir tablo genellikle yoktur. (Cevap D)

Acil servise başvuran hastalarda akut karın ağrısının en sık nedenleri hangisinde doğru olarak sıralanmıştır?

A-Ürolojik sorunlar, kolelitaisis, PID

B-Mittelschmerz, apendisit, üreterolitiasis

C-Apendisit, ürolojik sorunlar, peptik ülser perforasyonu

D-Non-speslfik karın ağrısı, apendisit, intestinal obstrüksiyon

E-Apendisit, peptik ülser perforasyonu, over- patolojileri

Akut karın ağrısının değişik nedenleri olabilir. Mittelschmerz; Adet Ortası Pelvik Ağrısıdır. Acil servise başvuran karın ağrısı olgularının yaklaşık %35'inde non-spesifik karın ağrısı saptanırken, apendisit % 17, intestinal obstrüksiyon %15, ürolojik sorunlar %6 ve safra taşı %5 ile diğer sık cerrahi nedenleri oluşturmaktadır. (Cevap D)

Apendikste en sık görülen tümör aşağıdaki­lerden hangisidir?

A-Adenokarsinom

B-Mukosel

C-Lenfoma

D-Karsinoid

E-Lipom

Karsinoidler en sık görülen apendiks neoplazmıdır. (Cevap D)

 Akut apendisit ile en sık karışan hastalık aşağıdakilerden hangisidir?

A-Meckel divertiküliti

B-Akut mezenterik adenit

C-Akut gastroenterit

D-Perfore peptik ülser

E-Over kist rüptürü

Akut apendisit ile en sık karışan hastalık mezenterik adenittir. Cevap B

Basit akut apendisit tanısı alan bir hastanın peritoneal sıvısından yapılan kültürde en çok üreyen mikroorganizma aşağıdakiler­den hangisidir?

A-Bacteroides fragilis

B-Escherichia coli

C-Yersinia enterocolitica

D-Campylobacter jejuni

E-Mikroorganizma üremez

Perfore apendisitli hastanın peritoneal sıvı­sında üreyen organizmalar aşağıdakilerden hangisidir?

A-Sadece Bacteroides fragilis

B-Sedece Escherichia coli

C-Bacteroides fragilis, Escherichia coli, bir dizi başka organizma

D-Sadece Yersinia enterocolitica

E-Campylobacter jejuni

Akut rüptüre olmayan apendisitte peritoneal sıvı sterildir. Perforasyon geliştikten sonra bu durum dramatik olarak değişir. Perfore apendisite peritonit eşlik eder ve hemen daima birden çok mikroorganizmanın neden olduğu bir infeksiyondur. Bacteroides fragilis ve Escherichia coli hemen her zaman bulunur. Bunlara ek olarak ortalama 8 mikroorganizma daha bulunur. (Cevap: 4: E, 5: C)

Aşağıdakilerden hangisi akut apendisitin semptom ve bulgularından değildir?

A-Anoreksi

B-Karın ağrısının sağ alt kadrana yer değiştirmesi

C-Kusma

D-38.1°C rektal ateş

E-Kıvrandırıcı karın ağrısı

Akut apendisitin yaklaşık %95'inde ilk semptom anoreksidir. Bunu ağrı takip eder. Karın ağrısı temel semptomdur. Periumblikal bölgede başlar, 1-12 saat sonra genellikle de 4-6 saat sonra sağ alt kadrana lokalize olur. Periton iritasyonuna bağlı sürekli bir ağrı olup, kolik tarzda değildir. Ağrıdan sonra da kusma olur. Kusma hastaların % 75'inde bulunur. Komplike olmayan apendisitte vital bulgular çok fazla değişmez. Ateş nadiren artar. Nabız normal veya hafif artar. Hassasiyet Mc Burney noktasında en fazladır. Yine bu noktada direk rebound ve indirek rebound hassasiyet maksimum olarak hissedilir. Sol alt kadran palpasyonuyla sağ alt kadranda ağrı hissedilir (Rovsing bulgusu). Cevap E

Akut apendisit aşağıdaki yaş gruplarından hangisinde en sık görülür?

                        A-1-5 yaş arası

                        B-6-10 yaş arası

                        C-11-29 yaş arası

                        D-30-60 yaş arası

                        E-61-80 yaş arası

Tüm yaşlarda görülebiliyor ama 2. ve 3. on yıllık dilimde pik yapıyor. (Cevap C)

Akut apendisit tanısı ile ameliyata alınan hasta­da apendiksin normal olduğu saptanıyor. Aşağıdakilerden hangisi apendektomi için kontrendikasyon oluşturur?

A-Mezenterik lenfadenit

B-Meckel divertiküllti

C-Herhangi bir karın için patoloji saptanamaması

D-Yaygın çekum tutulumu olan Crohn hastalığı

E-Peptik ülser perforasyonu

Akut apendisit tanısı ile ameliyata alınıp, sağ alt kadrana insizyon yapılan hastalarda, apendiks güdüğünü tutan Crohn hastalığı dışında apendektomi yapılmalıdır. (Cevap D)

Kırksekiz yaşında bir kadında tenis oynarken sağ alt kadran ağrısı gelişiyor. Ağrı giderek artıyor. Hasta o günün ilerleyen saatlerinde, hafif ateşlenme, lökosit sayısı 13000/mm3, anoreksi, bulantı ve sağ alt kadranda şiddet­li ağrı ile acil servise başvuruyor. FM'de sağ alt kadranda hassasiyet ile rijidite ve ayrıca bir kitle saptanıyor. USG'de, karın duvarında gözlenen bir kitle fark ediliyor. Tanı aşağıda­kilerden hangisidir?

A-Akut apendisit

B-Çekal karsinom

C-invajinasyon

D-Rektus kılıf hematomu

E-Över kist torsiyonu

Rektus kılıf hematomu direk olarak kas liflerinden değil, rektus kası içindeki epigastrik arter ve venden kaynaklanan kanamalara bağlı gelişir. Travma sonrası veya değişik hastalıklar sonucu spontan olarak gelişebilir. Kollajen doku hastalıklarında, tifoda, hemofili gibi bazı hemostaz bozukluklarında, antikoagülan tedavi alan hastalarda, konvülzyon geçiren hastalarda spontan hematom gözlenebilir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık olup en fazla 50'li yaşlarda görülür, genellikle alt kadranlarda özellikle sağda İokalizedir. Ani başlayan, keskin ve giderek artan ağrı vardır, iştahsızlık, bulantı, nadiren kusma, taşikardi, hafif ateş ve lökositoz saptanabilir. Hematomun büyüklüğüne göre karın duvarında kitle palpe edilebilir. Eğer varsa, kitle hassastır ve orta hattı geçmez. Yatak istirahati ve analjezik tedavisi ile konservatif olarak tedavi edilebilir. Hematom büyüyorsa ya da tanıda zorluk veya şüphe varsa cerrahi tedavi yapılabilir. (Cevap D)

Akut apendisitin en sık gözlenen komplikasyonu aşağıdakilerden hangisidir?

A-Plastron

B-Periapendiküler apse

C-Perforasyon

D-Pilefilebit

E-Jeneralize peritonit

Tedavisiz bırakılan apendisitlerde en sık gelişen komplikasyon perforasyondur. Bunun dışında plastron, periapendiküler apse, peritonit, pilefilebit de gelişebilir. (Cevap C)

Akut apendisite en sık neden olan parazit aşağıdakilerden hangisidir?

A-Giardia

B-Entomoeba

C-Şistozomiazis

D-Askaris

E-Oksiyur

İntestinal parazitler, özellikle askaris lümeni obstrukte ederek apendisite neden olabilir.

Acil serviste sağ alt kadran hassasiyeti ve karın ağrısı nedeniyle görülen bir hastada sağ alt kadran eksplorasyonunda apendik- sin normal bulunma insidansı yaklaşık ne kadardır?

A)%5

B) %10

C) %20

D) %40

E) %50

Apendisit geniş serilerde yaklaşık %22-%26 arasında değişen negatif laparotomi oranına sahiptir. (Cevap C)

Akut apendisit en güvenilir fizik muayene bulgusu aşağıdakilerden hangisidir?

A-Psoas belirtisi

B-Obturator testi

C-Kutanöz hipersensivite

D-Rektal muayenede sağ tarafta duyarlılık

E-Sağ alt kadrana lokalize duyarlılık

Akut apendisitte hassasiyet Mc Burney noktasında en fazladır. Yine bu noktada direk rebound ve indirek rebound hassasiyet maksimum olarak hissedilir. Sağ alt kadranda kutanöz hipersensitivite görülebilir. Inflamatuar olayın şiddeti ile orantılı olarak kas rijiditesi görülür. Erken dönemlerde istemli defans (rijidite) gözlenirken, peritoneal iritasyon ilerledikçe istemsiz defans da görülür. Psoas ve obturator testleri pozitif olabilir. (Cevap E)

Yersiniozis aşağıdaki klinik sendromlardan hangisine neden olmaz?

A-Kolesistit

B-Servikal adenit

C-Mezenterik adenit

D-Kolit

E-İleit

Yersinia infeksiyonları mezenterik adenit, ileit, kolit ve akut apendisiti kapsayan bir klinik tabloya yol açarlar. Kendi kendini sınırlayan infeksiyonlardır. Tetrasiklin, streptomisin, ampisilin ve kanamisine hassastır.

Akut apendisit tanısı ile ameliyat edilen hastada eksplorasyonda apendiksin normal bulunuyor. Aşağıdaki durumların hangisinin varlığında apendektomi yapılmamalıdır?

A-Sağ salpenjit

B-Mezenterik adenit

C-Aşırı çekum tutulumu olan Crohn hastalığı **

D-Retroçekal apendiks

E-Karın içi patoloji olmayışı

Akut apendisitin ilk semptomu genellikle aşağıdakilerden hangisidir?

A-Karın ağrısı

B-Bulantı

C-Kusma

D-iştahsızlık **

E-Konstipasyon

Akut apendisitin en güvenilir fizik muayene bulgusu aşağıdakilerden hangisidir?

A-Psoas belirtisi

B-Obturator testi

C-Kutanöz hipersensitivite

D-Rektal muayenede sağ tarafta duyarlılık

E-Sağ alt kadrana lokalize duyarlılık **

Akut apendisitin en sık gözlenen komplikasyonu aşağıdakilerden hangisidir?

A-Plastron

B-Periapendiküler abse

C-Perforasyon**

D-Pilefilebit

E-Jeneralize peritonit

Aşağıdakilerden hangisi akut apandisitte tes¬pit edilen fizik muayene bulgularından birisi değildir?

            Psoas bulgusu

            Sağ alt kadranda direkt rebound

            Murphy bulgusu **

            Obturator bulgusu

            Rovsing bulgusu

Elli yaş üzerindeki kişilerde en sık rastlanan akut karın sebebi aşağıdakilerden hangisidir?

A-Akut apandisit

B-intestinal obstrüksiyon

C-Akut kolesistit **

D-Akut pankreatit

E-Peptik ülser perforasyonu

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol